PROF. DR. F. CANKAT TULUNAY
EACPT onursal Başkanı, Türkiye Akılcı İlaç Kullanım Platformu Başkanı
fctulunay@gmail.com
Kısa bir süre önce Sınır Tanımayan Doktorlar ‘The Cost of Medicine’ (ilaçların maliyeti) konulu bir rapor yayınladı. Umarım bu raporu yetkililer de okurlar (.http://www.doctorswithoutborders.org/article/alert-special-report-cost-medicine) . Bu raporda ilaçların, aşıların ve bazı yöntemlerin neden erişilmez olduğu açıklanmakta. Özellikle tanesi 1000 dolar olan hepatit C ilacının nasıl araştırldığının ve neden bu kadar pahalı olduğunun bilinmediğinin sebepleri tartışılmakta. Diğer taraftan Wall Street Journal (9 Aralık 2015) Pfizer’in benzerleri 1.000 dolar civarında iken, yeni meme kanseri ilacı IBRANCE ye önce aylık 11.000 sonra 9.850 dolar fiyatın nasıl konulduğunu tartışmakta. Büyük firmalar birbirleri ile anlaşarak fiyat tesbit ediyorlar, maliyet umurlarında değil!
1. Avrupada ise İngiltere ve diğer zengin ülkeler ilaç fiyatlarını tartışıyor ve neden İngiltere kanser ilaçlarına daha az ödüyor. Lancet Oncology de yayınlanan araştırmaya göre kanser ilaçları yüksek gelir grubu Avrupa ülkeleri, Avusturalya ve Yeni Zellendada birbirlerinden %28 ila %388 arasında farklı (Dr Sabine Vogler, PhD et al. Cancer drugs in 16 European countries, Australia, and New Zealand: a cross-country price comparison study. The Lancet Oncology, December 2015). Bu araştırmada halen patently 31 ilaç araştırılmış. İngiltere, Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ülkelerdeilaç fiyatları İsveç, İsviçre ve Almanyaya nazaran daha ucuz. Örneğin Almanyadaki melanoma ve lösemi hstaları alfa 2b interferona Yunanistandan %223 daha fazla ödemektedirler. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri tedavisinde kullanılan Gefitinip Almanyada Yeni Zellendaya nazaran %172 pahalı.
Akıllı ülkeler ayaklarını yorganlarına göre uzatırken, Türkiye Allah ne verdiyse herşeyi öderimdiyor ve sağlık sistemimiz her geçen gün dibe doğru gidiyor. NICE İngilterede Roche’un meme kanseri ilacı KADCYLA’yı (trastuzumap-emtansine) çok pahalı (her bir kür 90.000 sterlin) olması sebebi ile rutin tedaviye koymamı kararı aldı. Roche fiyatı düşürmeyi önersiyse de NICE yeni fiyetıda cost-effective bulmadı. Bunun üzerine 42.000 kanser hastası ROCH’a dilekçe vererek Kadcyla fiyatını makul seviyeye çekmesini istedi. Dikkat edilirse hastalar bile ilaç firmasını kınıyor, geri ödemeyi Kabul etmediği için NICE’I kınamıyor, aksine NICE’a hak veriyor. Türkiyede ise bu tip olaylarda gerek basında, gerekse sözde bilimsel derneklerde firmaların piyonları derhal SGK veya Sağlık Bakanlığını suçlayarak ve duygu sömürüsü yaparak üç kuruşluk menfaatlerini korumaya bakarlar.
NICE geçen ay çok nadir kemik hastalığının (çocukluk başlangıçlı hipofosfotazya-HPP) tedavisi için önerilen ALEXION’un geri ödemesini kabul etmedi. Tüm İngilterede sadece yedi hasta olmasına ve EMEA tarafından ruhsatlandırılmış olmasına ragmen İngiltere Sağlık Servisi (NHS) bu ilacı Kabul etmedi. HPP ilerleyici genetic bir bozukluktur kendini adele zafiyeti, nöbetler, solunum yetmezliğ ve prematür ölümle sonuçlanır. Juvenil ve erişkin hastalığında ise yaşam biraz dah uzun sürebilirse de kemik deformaliteleri, kırıkları görülür. Halihazırda hastalar destek ve enzim (asfotase alfa) tedavisi görmekte ve oldukça fayda görmekte. Buna mukabil ALEXION’un etkenliği henüz tam olarak bilinmemekte ve özellikle uzun süreli tedavi sonuçları bulunmamakta, yıllık ilaç masrafı 550.000 dolar civarında. Türkiyede ise maalesef geri ödemede bilimsel kurallar (farmakoekonomi gibi) yerine filimsel kurallar uygulanmakta. Son bir mahkeme kararı ile herhangi bir ülkede ruhsat almış bir ilacın mutlak geri ödenmesine karar verilerek dünyada bir ilke imza atılmıştır. Seneler önce bazı danıştay üyeleri kendileri de kullandıkları için multivitaminlerin bedellerinin geri ödenmesine karar vermişlerdi!!!
Esas sorulması gereken soru ise bu binlerce dolarlık yeni ilaçlar hakikaten etkili mi? Maalesf bu soruya evet demek çok zor. Yapılan ciddi araştırmalar son senelerde yeni keşfedilen pahalı ilaçların çoğunun 10-15 sene önce keşfedilenlere bir üstünlüğü olmadığını göstermekte. İki binli yıllarda her sene AR-GE için 50 milyar dolar civarında harcama yapan ilaç firmaları fazla bir başarı gösterememiş, bazıları plasebodan bile üstün bulunamamıştır. Ciddi tıp dergilerinden PRESCRIRE 2011 yılında yayınladığı araştırmada 2001-2011 yılları arası geliştirilen 984 ilaçtan yanlız 17 tanesi tedaviye yenilik getiren hakiki keşif olarak değerlemdirilmiştir.
Olfson ve arkadaşları yaptıkları araştırmada 1996-2010 yılları arasında JAMA, Lancet, BMJ ve NEJM gibi dünyanın önde gelen tıp dergilerinde yayınlanan çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlarla ilgili araştırmaları incelemişler (Decline In Placebo-Controlled Trial Results Suggests New Directions For Comparative Effectiveness Research. Mark Olfson and Steven C. Marcus, Health Aff June 2013 vol. 32 no. 6 1116-1125). !990 larda keşfedilen ilaçlar (kan basıncı düşürücü, kanser ilaçları, depresyon ilaçları gibi) ortalama plasebodan 4.5 misli daha etkili bulunmuştur. 2000 li Yıllarda keşfedilen ilaçlar ise plasebodan ancak %36 daha üstün, bazıları plasebodan farksız bulunmuştur. Son senelerde keşfedilen çok pahalı ilaçların birçoğu etkenlik yönünden, eski, ucuz ve hatta jenerik ilaçlardan çok az fark göstermekte. Bu sebeple başkan Obama tarafından çıkartılan ‘’The Affordable Care Act of 2010’’, kanunla ‘’Hasta Merkezli Çıktı Araştırma ‘’Patient Centered Outcomes Research Institute, PCORI’’ kurularak mukayeseli ilaç araştırmaları, yani yeni keşfedilen ilaçların hakikaten bir üstünlüğü olup olmadığı araştırılacak. Tabiiki ilaç firmaları buna tüm güçleri ile karşı çıkmakta!
2007 Yılında ABD de çıkan bir federal kanunla tüm ilaç firmalarının, üniversitelerin ve hastanelerin yaptıkları klinik araştırma vey an etki sonuçlarının ‘’ClinicalTrials.gov da yayınlanma mecburiyeti getirildi isede maalesef bu kanun halen tam olarak yürütülememekte ve klinik araştırma sonuçları kamuoyundan saklanmakta ve negative sonuçlar hiç yayınmalmamakta. Örneğin, Indiana da bulunan Hoosier Cancer Research Neywork tarafından AVASTIN ile ilgili, yürütülen bir klinik çalışma 2009 yılında durdurulmuşur. Çalışma sonuçları metastatic meme kanserinde AVASTIN’in herhangi bir faydası olmadığı gibi, hastaya ciddi zararları ortaya çıkmıştı. 2011 Yılına kadar gerek firma ve gerekse araştırma kurumu sonuçları kamuoyundan saklamış, 2011 yılında FDA tarafından bu ilacın metastatic meme kanserinde çok ciddi hayatı tehdid eden yan etkikeri sebebi ile ruhsat alamaması sonucu konu ortya çıkmış ama maalesef 2009-2011 yılları arasında bir sürü hasta bu ilacı kullanarak zarar görmüştür. Dünyanın önde gelen kanser araştırma merkezi ‘’Sloan Kettering Cancer Center’’ yaptığı araştımaların tümünün sonuçlarını ve yan etkileri ya çok geç veya hiç yayınlamamıştır (meme ve kolorektal kanserlerin tedavisi sırasında gönüllülerde ortaya çıkan kalp, karaciğer bozuklukları, ince barsak ve kolon tıkanıklıkları ve ölümler saklanmış).
Konunun detaylaını merak edenler ve sahtekarları tanımak isteyenler bakınız: http://www.statnews.com/2015/12/13/clinical-trials-investigation/
Okuyucularımızdan merak edenler için detaylı bilgiler aşağıdadır.
1. New drugs and indications in 2010: inadequate assessment; patients at risk (ekteki pdf dosyasında)
2. Antidepressanlar tehlikelri ve ölümler: http://ssristories.org/
3. Ekteki dosyada FDA 2014 yeni ilaçlar
4. http://www.statnews.com/2015/12/13/clinical-trials-investigation/
LÜTFEN WHO TEMEL İLAÇ LİSTESİNE BİR GÖZ ATIN. BU İLAÇLAR HASTALIKLARIN %80'İ İÇİN YETERLİ... TÜRKİYE DE ARTIK KENDİ TEMEL İLAÇ LİSTESİNİ HAZIRLAMALI VE SOYGUNLARA SON VERMELİ