İLAÇ YAN ETKİLERİ VE İLAÇ ÖLÜMLERİ: SUÇLU KİM?

Acı İlaç

Prof. Dr. F. Cankat Tulunay
EACPT onursal başkanı, Türkiye Akılcı İlaç Kullanım Platformu başkanı
fctulunay@gmail.com

Büyük ilaç firmaları nasıl, her sene kendilerine büyük kar getiren, etkisi olmayan veya çok az olan ilaçlarla binlerce kişiyi öldürüyor? İngilterede ‘’Royal College of Physicians’ın’’ eski başkanı ve İngiltere kraliçesinin 21 yıllık özel doktoru Sir Richard Thompson bu konuda acil olarak bir halk oturumu düzenlenmesini ve ilaç firmalarının şüpheli ve karanlık işlerinin araştırılması için bir kampanya başlattı. Sir Richard’a göre bu kadar çok ilaç faydadan çok zarar veriyor (http://www.dailymail.co.uk/health/article-3460321). Diğer taraftan NHS (National Health Service) kardiyologlarından Dr. Aseem Malhotra tarafından yönlendirilen 6 meşhur doktor tarafından yönlendirilen doktorlar kamuoyunu ilaç firmalarının doktorların reçete yazmalarını kontrol ettiğini bildiriyor. Reçetelenen ilaçların çoğu hastalar bir fayda sağlamamakta aksine bazen zarar vermekte ve binlerce ölüme sebep olmaktadır. İlaç firmaları artık halkın sağlığını değil kendileri için kar getiren ilaçları pazarlamaktadır. İngiltere’de Ulusal Sağlık Servisi (National Health Service) sayesinde hastalar aşırı tedavi edilmekte ve ilaç firmaları yaptıkları klinik araştırmaların tümünü açıklamadığı için binlerce kişiyi ölüme göndermekte. Doktorlar ve hastalar epidemik bir şekilde yanlış bilgilendirilmekte. Örneğin milyonlarca hasta-sağlam kişi tarafından kullandırılan statinler ile ilgili tüm bilgiler yayınlanmamıştır. Doktor Malhotra (http://doctoraseem.com/) 75 yaş üstü hastaneye yatan hastaların üçte biri ilaç yan etkisi sebebi iledir demekte. İngiltere’de 2014 yılında 473 milyon sterling yalnız grip ilacı Tamiflu için kullanılmasına rağmen, Tamiflu’nun parasetamolden farkı bulunamamıştır. Birkaç ay önce İngiltere Ulusal Sağlık Servisi tıbbi direktörü Sir Bruce Keogh NHS tarafından ödenen yedi tedaviden (ameliyatlar dahil) bir tanesi tamamen gereksiz ve hastalara uygulanmamalıdır diyerek durumun vahametini gözler önüne sermiştir. ABD de de durum farklı değildir. ABD de uygulanan tedavilerin üçte birinin hastalara en ufak bir faydası yoktur. Türkiye’de durum farklı mı? Dünyanın hiçbir ülkesinde geri ödemesi olmayan ilaçlar, hiçbir laboratuvar ve klinik testi olmadan piyasaya verin uyuşturucular….
FDA, son on senede reçeteli ilaçlara bağlı istenmeyen ilaç reaksiyonlarının üç misli arttığını, 2014 de bu sebeple 123.000 kişinin öldüğünü, 800.000 kişinin ciddi yan etkilere maruz kaldığını açıkladı. ABD de senede 9ç6 milyon istenmeyen ilaç reaksiyonu tesbit edilmekte ve 65 yaş üzerindeki hastalarda yan etkilerin %37 si belirtilmemekte. Copenhagen Üniversitesi profesörlerinden ve Danimarka Cochrane uzmanı Gotzsche reçeteli ilaçların kanser ve kalp hastalıklarından sonra dünyada üçüncü en büyük ölüm sebep olduğunu ve ilaçlar içinde en büyük sorunun antidepressanlar ve demans ilaçları olduğunu açıkladı.(http://www.deadlymedicines.dk, Comparative benefits and harms of second generation antidepressants and cognitive behavioral therapies in initial treatment of major depressive disorder: systematic review and meta-analysis, BMJ 2015; 351; Suicidality and aggression during antidepressant treatment: systematic review and meta-analyses based on clinical study reports
BMJ 2016; 352, 65). Londra King’s College Psikiyatri, Psikoloji ve Nörolojik bilimler enstitüsünden Prof. J. Crace batı dünyasında her sene 500.000 65 yaş üzeri kişinin psikiyatrik ilaçlar sebebiyle öldüğünü ve kullandıkları ilaçların çoğunun etkisiz veya minimal etkili ilaçlar olduğunu açıklıyor. Ölüm sebeplerinin çoğu intihar, aşırı doz ve polifarmasi (birden fazla ilaç kullanma) (Does long term use of psychiatric drugs cause more harm than good? Gøtzsche PC, Young AH, Crace J., BMJ. 2015;350).
Son senelerde özellikle ABD de ilaç firmaları sahtekarlık, dolandırıcılık, endikasyon dışı ilaç pazarlama vs sebeplerle milyarlarca dolar ceza ödediler. Örneğin, GSK 2012 de kanunsuz ilaç pazarlamadan dolayı 3 milyar dolar ceza ödedi ama bu dönemde ceza aldığı ilaçlardan 25 milyar dolar kazandı, yani ceza devede kulak ve gerçekte bu cezaları da hastalar ödemekte. Çünki ilaç firmaları ilaç fiyatlarını tesbit ederken alacağı cezaları da fiyata katmakta!.
ABD 2003 yılında 3.4 milyar reçete yazılmıştır. Başka bir ifade ile kişi başı 11.7 reçete yazılmakta. Altmış beş yaş ve üzerindekilere ise senede 23.5 reçete yazılmakta. Bu reçetelerin ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış, ne kadarı gereksiz veya etkisiz, ne kadarı zararlı?? Yaşlılara yazılan reçetelerin %21.3’ü uygunsuz.. Her ABD li hastaya en az bir yanlış reçete yazılmakta. Her sene 1.5 milyon kişi ilaç yan etkisi sebebi ile hastaneye müracaat etmekte ve senede binlerce kişi genellikle önlenebilir yan etkiler sebebi ile ölmekte. Türkiye de ilaç yan etkisine bağlı ölüm hukuken kabul edilmemekte. ABD de binlerce kişi Vioxx ölümlerinden dolayı milyonlarca dolar tazminat alırken, Türkiye de bu kabul edilmedi ve muhtemelen binlerce kişi öldüğü ile kaldı.
İlaç yan etkilerindeki en tehlikeli işlerden birisi, yan etkiyi (morfin gibi özel antidotu olan ilaçlar hariç) daha fazla ilaçla iyileştirmeye çalışmaktır. Genellikle ilaç yan etkisi hastalığın bir belirtisi veya yeni bir hastalık olarak yanlış tanı konulduğunda kullanılan yeni ilaçlar başka yan etkilere sebep olur. Örneğin Parkinson benzeri yan etkilere sebep olan bulantı-kusma ilacı metoklopramidin bu yan etkisini ilacı kesme yerine Parkinson ilaçları ile tedavi edilirse çok daha ciddi yan etkiler ortaya çıkar… NSAID (romatizma ilaçları) kullanımına bağlı hipertansyonu antihipertansiflerle tedavi etmeye çalışma… antihistaminik, bazı antidepressanlar veya antipsikotiklerin sebep olduğu barsak aktivitesinin azalmasını (kabızlık) yüksek doz müshil (laksatifle) düzeltmeye çalışmak gibi durumlarda sonradan kullanılan ilaçlara bağlı çok ciddi yan etkiler kaçınılmazdır…. Doktorların tanı koymadan önce mutlak surette hastanın kullandığı tüm ilaçları kullanım süreleri ve dozlarıyla beraber sorgulaması gerekir. Hastalar genellikle kendi kendilerine eczaneden aldıkları ilaçları ilaçtan saymazlar! Örneğin kullandığı aspirine bağlı veya içtiği kahve-sigaraya bağlı mide irritasyonu ve karın ağrısını aspirin veya kahveyi kestirmeden histamin antagonistleri veya PPİ ile tedavi etmek tıbbi hata olur. En klasik örnek olmasına rağmen halen hem hastalar hem doktorlar tarafından ciddi yan etkiler, viral enfeksiyonların antibiyotikle tedaviye çalışılmasında ortaya çıkar (18 yaş altı çocukların %44-51 ünde, bronşitin %66-75 inde gereksiz antibiyotik kullanılmakta.
İlaç firmaları yalnız ABD de senede 216 milyar dolarlık ilaç satmakta ve 21 milyar dolar reklam harcaması yapmakta. Kullandıkları çeşitli legal-illegal yöntemlerle kanun ve yönetmelikleri bypass ederek mevcut ilaçlara hiçbir üstünlüğü olmayan, hatta daha zararlı olan ilaçları piyasaya vermekte. Türkiye de de durum farklı değil. Daha önce defalarca yazdığımız gibi morfin türevi ilaçlar hiçbir teste tabi tutulmadan dünyada ilk defa Türkiye de kullanılabilmekte. Örneğin binlerce kişi yasaklanıncaya kadar, dexfenfluramine (zayıflama ilacı), mibefradil (Posicor, kalp ilacı), bromfenac (ağrı kesici) gibi ilaçlarda öldü veya ciddi yan etkiler gelişti. Romatizma ilacı VİOXX için yasaklanıncaya kadar Türkiye de verdiğimiz kavga umarım konuyla ilgilenenlerin hafızasındadır!
• NSAID lere (romatizma-ağrı kesici) bağlı 41.000 erişkin hastanelik olamakta, 3.000 ü ölmekte. Binlerce mide kanaması tesbit edilememekte.
• Psikoaktif ilaç (benzodiazepin, antidepressan) kullanımına bağlı senede en az 16.000 trafik kazası
• Uyku ilaçları, antidepressan ve antipiskotik ilaçlara bağlı 32.000 kaşça kırığı, 1500 ölüm
• İlaçlara bağlı ortalama 163.00 kişide mental bozukluk, hafıza kaybı ve demans
• İki milyon Amerikalıda morfin, kodein, oksikodein, trankilizan, uyku ilacına bağlı bağımlılık ve iptila
• Antipisikotik ilaçlara bağlı 73.000 çoğu düzelmeyen tardif diskinezi (istemsiz kas kasılmaları)
• Antipsikotiklere bağlı 61.000 parkinson hastalığı
Listeyi daha uzatabiliriz. Zaman zaman bu sayfalarda çok kullanılan ilaçların yan etkilerini vermeye devam edeceğiz.
Şimdi baştaki sorumuza cevap arayalım. Bütün bunların suşlusu kim?.. Keşke tek bir suçlu olsa idi…
SUÇLU 1: İLAÇ FİRMALARI.. Son 10-15 senede sırf kar amacı ile çıkartılmış, etkisiz-zararlı ilaçları her türlü ahlak dışı yöntemlerle satan ilaç firmaları baş rol oynamakta. Yukarıda yeterince örnek verdik.
SUÇLU 2: İLAÇ FİRMALARININ PİYONU SAĞLIK OTORİTELERİ.. Maalesef günümüzde rüşvet ve ahlaksızlık normal bir yöntem oldu. Bir taraftan bürokratlar, diğer taraftan çoğu akademik ünvanlı danışmanlar, halk sağlığını hiçe sayarak keselerini doldurmayı tercih ediyorlar. Hukuka saygılı ülkelerde (Çin bile buna dahil) rüşvet veren ve alan ciddi şekilde cezalandırılıyorsa da bakanların bile rüşvet aldığı ülkelerde hastalar Allaha emanet. Biyoeşdeğerlik ve diğer kalite testlerindeki esnetmeler ve diğer görünmeyen etkenler (!) Türkiyede ilaç kalitesi hakkında şüpheler doğurmaktadır. Türkiye ilaç cenneti haline geliş ama son zaman ekonomik kriz sebebi ile ilaç bulunmaz hale gelmiştir. Her nekadar en pahalı ilaç bulumayan ilaç olsa da aşırı fiyatlar özellikle alt gelir düzeyinde olan hastaların katkı payını ödeyememesi sebebi ile yine bulunmaz olmaktadır.
SUÇLU 3: DOKTORLAR… ABD, İngiltere gibi tıb eğitiminin en üst düzeyde olduğu ülkelerde dahi doktorlar önemli ölçüde yan etkiye sebep olmakta. Türkiye gibi her mahallede bir tıp fakültesi olan, ama tıp eğitiminin dibe vurduğu, ülkelerde yan etkiler çok daha fazla görülmekte ama bu konuda hiçbir veri bulunmamakta. TİTCK na bildirilen yan etkileriç çoğu klinik araştırmalar sırasında ilaç firmaları tarafından mecburi rapor edilen yan etkilerdir. Doktorlarımızın çoğu hastalarına yan etkileri yeteri kadar anlatmamakta ama bir doktora günde yüzlerce hasta baktırırsanız olacağı bu.. Bir döner-ekmek karşılığı reçete yazan ve yazdığı ilaçları bilmeyen doktorlar olduğu sürece bu problem gittikçe artarak devam edecektir.

SGK iseacınacak halde. Yalnız ilaç değil tıbbi malzemelerde de kazık üstüne kazık yiyor. Özellikle tıbbi sarf malzemelerine çok düşük ödeme yaptığı için bu malzemeler ihtiyaçtan fazla yazılarak SGK daha fazla zarara uğramakta. Bir dönem israrlarımızla FARMAKOEKONOMİye dayanan geri ödemine geçiş yapılmışsa da daha sonra ilaç firmalarının baskısı ile farmakoekonomi çöpe atılmıştır. Türkiyenin bu yoksulluk dönemşnde DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ TEMEL İLAÇ LİSTESİNDEKİ İLAÇLAR MEMUR, İŞÇİ VE EMEKLİLERE KATKI PAYI VS ALINMADAN VERİLMELİ, DİĞER İLAÇLAR İSE FARMAKOEKONOMİY PRENSİPLERLE  KADEMELİ KATKI PAYI ÖDENMELİDİR.

SUÇLU 4: ECZACILAR.. Reçetesiz ilaç satışı tamamen önlenememiştir. Bir süre önce Bodrum da yaşlıca bir eczacının yaşlı bir vatandaşın tansiyonunu ölçüp yanlış tansiyon ilacı verdiğine şahit oldum. Kendisini uyardığımda dayaktan zor kurtuldum (!). Tüm gelişmiş ülkelerde hastaların ilaç hakkındaki en önemli kaynağı eczacılardır. Eczacıların hastalara yan etkiler hakkında ve ilaç-ilaç, ilaç-gıda etkileşmeleri konusunda bilgi vermesi gerekir. Eczanelerin çoğunda hastalara kalfalar muhatap olmakta, eczacı vergi dairesi, SGK gibi kurumlarla uğraşmakta. ABD de eczacılar ciddi ölçüde bilgisayar destekli reçete hazırlamakta ve ciddi yan etkiler ve etkileşimler kısmen önlenebilmekte. Buna rağmen örneğin Washington DC de eczacıların %32 si hastaları eritromisin-terfenadin (şimdi yasaklandı) uyarmamışlar. Bu kombinasyon ölümcül aritmilere sebep olur. Başka bir çalışmada eczacıların üçte birirnin hastaları ölümcül antihistaminik-antifungal etkileşmesi için uyarmadığını göstermiş. Altmışbir eczacıdan yalnız üçü hastaları Vazotec-Dyazid için uyarmış… Batı ülkelerinde reçetesiz ilaç satışı olmadığında, buna bağlı yan etki ve ölüm görülmemekte.
SUÇLU 5: HASTA… Bilgisayar kullanımın artması ile Türkiyede de internet doktorluğu oldukça ilerledi (!) ve hatta bazı hastalar doktorlardan daha bilgili hale geldi!!.. İlaçlara bağlı yan etki ve ölümlerdeki en etkin faktör bilinçsiz ilaç kullanımıdır. ABD gibi reçeteli ilaçların TV ve yazılı basındaki reklamları doktorları hastaların istediği ilaçları yazmaya mecbur etmekte veya hastaların ilaçları internetten ısmarlamalarına yol açmakta. Türkiyede de bir çok uydu kanalında akla hayale gelmeyen sözde ilaç ve tedavilerin reklamı yapılmakta, nedense sayın bakanlarımız ve diğer yetkililer bunları görmezlikten gelmekte, zaman zaman göstermelik olarak bir-ikisine ceza vermekte. Şarlatanlar TV kanallarında boy göstermekte, program yapmakta ve cahil sunucuların çanak soruları ile halkı kandırmaktalar. RTÜK bu konuda sesini bile çıkartmamakta.
SUÇLU 6: BASIN-YAYIN ORGANLARI.. Türkiyede de hemen her büyük gazete veya TV nin kendine bağladığı yazarlar vardır. Bunlar ilaç firmalarından aldıkları talimatlar gereği, sanki halk sağlığına hizmet ediyormuş gibi gizli ilaç reklamları firma reklamları yanında özellikle ilaç fiyatları konusunda firmaların lobisi olarak çalışırlar. En sık yaptıkları firmalar zam istediğinde ilaç kıtlığı olduğu, kanser hastalarının öldüğü gibi uydurma haberlerle kamuoyunu korkutmak ve hükümete baskı yapmaktır. TV lerde görülen sağlık programları hiçbir denetime tabi değildiri Önüne gelen istediği yalanı söyleyebilir. Buna mutlak son verilmeli, basın ve yayın organlarındaki sağlık sayfa ve programları denetlenmelidir. Bunun ayni zamanda TTB ve TEB gibi meslek kuruluşlarının görevi olması gerekirken onlar politika yapmayı daha faydalı bulmakta.
SUÇLU KİM DİYORSAK, SUÇLU HEPİMİZİZ….