Bütçe uygulama ile ilgili son kararname kıyametleri koparttı ve ağzı olan konuşmaya başladı!...Önce bu kararnameyi hazırlayanları tebrik edelim. Demek ki istenirse yapılabiliyormuş. Senelerdir geri ödemeler yönünden Türkiye’nin bir cennet olduğunu, dünyanın hiçbir ülkesinde ödenmeyen ilaçların Türkiye’de ödendiğini, halk sağlığı adına halkın soyulduğunu ve en az 2 milyar dolar tasarruf edilebileceğini defalarca yazdık ve söyledik...
Bir önceki yazımızda “ilaçlı portakal sularını” konu etmiştik!!! Var mı dünyada bu ilaçların parasını ödeyen başka bir devlet, aşiret, muhtarlık vs?!!!. İlk defa bir Sağlık Bakanı büyük bir cesaretle “Türkiye’nin ilaç konusunda en cömert ülkelerden birisi olduğunu” söyledi. Sayın Bakan bu konuda yerden göğe haklı, ümit ederiz sonuna kadar alınan kararların arkasında durur ve hortumları kesilenlerin yaygaralarından etkilenmez...Gayet tabii ki bu tip uygulamalar her zaman tartışmalara açıktır. Bilimsel olarak alınan kararların doğruluk ve yanlışlıkları tartışılır ve bilimsel bir gerekçe var ise düzeltilir.
Tatlı karları azalanlar dört koldan hücuma geçtiler ve sağlıkta duygu sömürüsüne başladılar. Yok efendim çocuklar vitaminsiz kalacakmış, grip artık tedavi edilemeyecekmiş (geri ödemesi kaldırılan ilaçlarla gribin tedavisini yapanlar Nobel ödülüne aday olabilirler!!!), yok efendim şişmanlık tedavi edilemeyecekmiş (zayıflama ilaçları ile şişmanlığın nasıl tedavi edildiğini lütfen Samsun Eczacı Odası Başkanı’na sorun da size anlatsın!!)....Bunu söyleyenler Xenical’in diğer ülkelerdeki durumunu biliyorlar mı acaba?!....
Bunu söyleyenler sırf bu tezgah için “metabolik sendrom” diye bir hastalık icat edildiğini biliyorlar mı acaba?!...Bunu söyleyenler tedavi amaçlı vitaminlerin halen ödendiğini bilmiyorlar mı?!.. Bunu söyleyenler grip semptomlarının tedavisi için geri ödemesi yapılan onlarca ilaç olduğunu bile bile kamu oyunu yanıltmayı hangi çıkarları için istiyorlar...
Tabii ki artık bu ilaçlarda bire 10, bire 20 mal fazlası alamayacaklar...İşin garibi bu ilaçları üretenler seslerini çıkartmazken kraldan fazla kralcılar ortaya döküldü...Bazı basın yayın organlarında güdümlü yayınlar (yakında bazı köşe yazarları bu konuda halk sağlı için yazacaklar!), ortalığı bulandırmak için nereden çıktığı belli olmayan hesaplar...
Efendim bütün bu uygulamadan elde edilecek tasarruf 500.000 YTL imiş. Bu kadar yüksek matematiği anlamamız zor, biz daha basit bir hesap yaptık ve çok farklı bir rakam elde ettik. IMS 2005 rakamlarına baktık..
- 116 İlacın 2005 yılı toplamı 253.689.570 YTL yani 163.670.690 dolar
- 2005 yılı toplam satış 8.939.061.652 YTL
- 116 ilaçtan 25 tanesi 2005 yılında hiç satılmamış!!!
- Toplam tasarruf tüm ilaç harcamalarının yüzde 2.8’i
Bu rakamlara IMS dışı ilaç harcamalarını (hastane ihaleleri v.s) koyarsanız ve 2006 rakamlarını kullanırsanız elde edilecek tasarrufun 200 milyon dolar civarında olacağını görürsünüz. Herhalde küçümsenecek bir rakam değil ama 2 milyar tasarrufa daha çok var!!!
Senelerdir Türkiye’yi adım adım dolaşıp akılcı ilaç toplantıları yapıyoruz ve diğer taraftan farmakoekonomiyi bu ülkede yerleştirmeye çalışıyoruz ve görüyoruz ki çabalarımız boşa gitmiyor.
Yapılan işin tümü doğru mu? Gayet tabii ki tasarruf gerekli. Fakat tasarruf edeceğiz derken bazı kesimleri mağdur etmek yanlış.
Uygulamanın aksaklıklarını tartışırsak:
1. Hiç olmaz ise uygulama 6 ay sonra başlayabilir ve sanayi ile eczacıların zarar görmeleri önlenebilir. Ümit ederiz ki bundan sonraki uygulamalarda dikkate alınır.
2. Son uygulamaya bakıldığında OTC (reçetesiz satılan) ilaçların esas alındığı görülmekte. OTC ilaçlara kısıtlama getiriliyorsa, ki karar doğrudur, bir an önce OTC yasası çıkartılmalı ve bu gruptaki ilaçlara fiyat ve reklam serbestisi getirilmelidir. OTC hakkındaki gereksiz endişeler (marketlerde ilaç satılacağı, eczacıların hasta tedavi edeceği, daha pahalı ilaçların reçete edileceği gibi..) mutlak giderilmelidir.
3. Dünyanın hiç bir ülkesinde her ruhsat alan her ilacın bedelinin devlet tarafından ödenmesi diye bir uygulama olmadığını artık duygu sömürücüleri, hortumcular ve ilaç tüccarlarının da anlaması,
4. İlaçların geri ödeme listesine giriş ve çıkışları bilimsel ve farmakoekonomik kurallara göre şeffaf bir şekilde yapılmalı ve ilgili kurumlar gerekçeleri dinleyebilmeli
5. En kısa zamanda geri ödeme kurumunun Sağlık Bakanlığı’ndan bağımsız kendi bilimsel komisyonları kurması ve bilimsel komisyonun çalışma kurallarının açıklanması gerekir.
6. Geri ödemede katkı payının yüzde 0-100 arasında en az 5 kademeli olarak yeniden düzenlenmesi ciddi olarak tartışılmalıdır.
Not:
MELİS ÖLDÜMÜ ÖLDÜRÜLDÜ MÜ?
Günlerdir gazete ve TV’lerde uyuşturucudan ölen 16 yaşındaki Melis’in hikayesini izliyoruz. Yazılan ve söylenenlere göre “Melis, heroin kullanmış ve baygın bulunarak önce Vakıf Gureba Hastanesine ve daha sonra Özel Gaziosmanpaşa hastanesine sevk edilmiş.” Eğer bunlar doğru ise, Türkiye’de bir tıp, insanlık ve Anayasa suçu işlenmiştir.
1.Komadaki bir kişi nasıl hastane hastane dolaştırılıyor?
2.Eğer kullanılan uyuşturucu hakikaten heroin ise ve ilk müdahalede Melis’e nalokson yapılmamışsa (umarız yapılmıştır) bu bir tıbbi hatadır ve bu konuda ciddi bir tahkikat açılması gerekir ve Melis’in ailesine de Sağlık Bakanlığı’nı dava etme hakkı verir.
Çünki nalokson, morfin ve heroin gibi maddelerin spesifik antagonisti (antidotu) olup en ciddi zehirlenmelerde dahi 30 saniye içinde kişinin hayatını kurtarır. Umarız ki adli tıpta kanda nalokson da araştırılır. Nalokson’un tüm sağlık kurumlarında, özellikle acil servislerde mutlak bulundurulması gerekir.
E - posta : tulunay@dialup.ankara.edu.tr